ŞAH-I VELAYET

“Hakkın sırrı hakikattır. Hakikate talip olamayanlar Hakkın sırrına agah olamazlar. Hakikat odurki Dil ile ikrar verip, Kalp ile tasdik edip, inanıp iman getirmektir. Hakikat Şahı Merdan Aliye geldi. Şahı Merdan Ali’ye talip olamayanlar, ikrar veremeyenler Hakikatın sırrına eremezler“*
Tarihsel süreç içerisinde olaylar vardır, çağ değişmiştir. İnsanlığın önüne gidilmesi gereken istikamette yol gösterici olmuşlardır. Eskiyi, Köhneyi, yok edip yeniyi güzeli insanlık için yararlı olanı inşa etmişlerdir. Böylesi olaylar tarihte bir dönüm noktası olmuş yeninin başlangıcı sayılmıştır. İnsanlığın önününü açan bu olaylar ve olaylara öncülük etmiş şahsiyetler insanlık yaşadıkça iyiler tarfından anılmış, örnek alınmış ve birer sembol haline gelmişlerdir. Dünya, Dünya olalı, insanlık, düşündüğünü yazıya döktüğünden beri, tarih yaşanmış binlerce  olaya ve öncülüğünü yapan şahsiyetlerle doludur. Bu yazının konusuda tarihe iz düşmüş, adı insanlığın gönlünde taht kurmuş, adına, yüzlerce kıtap yazılmış, binlerce araştırma yapılmış, adı için, devletler yıkılmış, devletler kurulmuş. Ordular hazırlanmış, inançlar bu adla başlamıs, efsaneler, övgüler bu ad için yazılmıştır. Bu ad (Şahı Merdan Ali) öyle  bir ad’dır ki, düşmanları bile ondan övgüyle sözetmişlerdir.
Şah Merdan Ali yukarıda bahsini ettiğim bu şahsiyetlerden biridir, bellkide en önemlisidir. 1400 yıldır Ali ismi unutulmadı, Ali için ölenler oldu ve öldürenler oldu. Ali ismi zülme karşı gelişen isyanların kaynağı, insanlık onurunu taşıyanların bayrağı oldu.
Ali Tayyib,Ali Tahir
Ali Batın, Ali zahir
Ali evvel,Ali Ahir
Ali görünür gözüme
Ali candır, Ali canan
Ali dindir ,Ali iman
Ali Rahim ,Ali Rhman
Ali görünür gözüme
Hilmi DEDE
Gün geldi vakit doldu, ak, nur görünüş alemine doğmak istedi, toprak ana içindekilerini Hışımla dışarıya vurdu, Doğa bir Cennet bahçesi, güler açılıp dara , gece, gündüz eşitlenip selama durdu. Adıyla tarih 21 Marttı, nurun doğumu en kutsal mekanda gerçekleşti. Bu mekan O ana kadar daha hiç kimsenin doğumuna şahit olmamıştı. Ak nur Zahiri aleme tecelli etmiş Alnında  parlayan Zühre yıldızıyla, ismini Hz. Muhammedin verdiği Şahı Merdan Ali doğmuştu. Alinin doğduğu tarih yanlız Alevilerde kutsanmamıştı, Zülme başkaldıran halklar içinde bir kurtuluş günü ve yeninin bir başlangıcı olarak kabul görmüş ve asırlardır kutlana gelmiştir.
Şahı velayet 12 İmamların başı’dır. Babası Ebu Talip, Annesi ise Esed kızı Fatmadır.21 mart . 598 veya599 yılında Mekke’de Kabe’nin içinde doğmuş tek kişidir. Kabe o dönemlerde içi putlarla doludur. Merdan Alinin burda doğumu Kabe’de bulunan putlarında sonunun habercisi olmuş. Sonraları Ali Kabe’de bulunan bütün putları Hz Muhammed ile birlikte kırmışlardır.
Ali doğar doğmaz Hz. Muhammede götürülmüş, Ali ismini de Hz. Muhammed vermişti. Mekkede baş gösteren kıtlık neticesinde Hz. Muhammed Ali’nin bakımını üstlenmiş ve Ali’yi yanına almıştı. Bundan böyle Ali Muhammed’in evinde kalmış, onun terbiyesi ile büyümüş ve sırlarına vakıf olmuştur.  Hicrette Muhammedin yatağında yatmış,Mirac’ta Muhammed’in yoluna çıkmış,birin kırk ,kırkın da bir olduğu kırklar meclisinde sema dönmüş, Muhammedin kızı Fatma ile evlenmiş. Hakkında ayetler inmiş, Hz. Muhammedin ve de Cenabı Hakkın övgülerine Mazhar olmuş. Bilgisi, cömertliği, adaleti, ahlakı ve dürüstlüğü ile tarihe mal olmuş yüce bir şahsiyettir. Yüceliğine ululuğuna, bilgeliğine bir sınır yoktur. Zahiri alemde bir bedene bürünmesine rağmen, Hakkın vasıflarını kendinde temsil eden büyük bir kudrettir. Bu yüce Şahsiyet, onlarca isim ile çağrılmıştır,Emir-el mümin, Ebu Turab, Şahı Merdan, Şahı Velayet, Murtaza,şir-i yezdan,Keremallahü veçhe, Allahın Arslanı sadece bunlardan bir kaçıdır.
Hz. Ali hiçbir zaman ilimden irfandan, okumaktan öğrenmekten taviz vermemiş. Bu konularda sürekli öncülük etmistir, şu sözleri buna bir kanıttır
*zaman sana uymaz, sen zamana uyacaksın
*akıl gibi zenginlik, bilgisizlik gibi yoksulluk, edep gibi miras, danışmak gibi arka olmaz
*her kaba bir şey konunca daralır ancak bilgi kabı mustesna, ona bilgi kondukça genişler
*cahiller çoğalınca bilginler garip olur
*iki şey vardırki, sonu bulunmaz: bilgi ve akıl
*Kainat ölü mesafesinde iken,ilim ile dirilmiştir
*İlim servetten üstündür,çünkü serveti sen korursun,ilim seni korur
Bunlar söylenmiş yüzlerce sözden sadece bir kaçıdır. Hz. Ali ,ilmi, irfanı, bilgiyi kendisine rehber edinmiş. Bu anlamdada hz. Muhammedin övgüsüne hak kazanmış (kuran’ı natık ) ve ilim şehrinin kapısı olmuştur. İlim şehrine girmek. İlimden nasiplenmek için Ali’yi anlamak kavramak ve ondan öğrenmek gerekir. Ali’ye varmadan ilim şehrinin sırlarına vakıf olunmaz.
“onun konağı birlik alemidir,dünyevi ve beşeri sıfatlardan dışarıdır.Hakkın yüksek sıfatları Ali’nin vasfıdır.Hakkın hikmetini ondan başka kimse bilemez, zira o Hakimdir, her şeyin bilginidir…Hakka giden yolda Ali kılavuzdur…Ali Hakkın kudret elidir, onu inkar edenler bozguncudur“-**
Şahı Merdan Ali, Aleviliğin kurucusudur. Alevi inancının temeli, isim Babası ve bu inancın bütün değerleri Ali’ye aittir. yol önderlerimiz, yol ululularımız. Bu yol için hayatlarını ortaya koyanlar yolu sistemleştirdiler. Yolun kurallarını, icaplarını  kurumlaştırdılar. Bunlar yapılırkende inancından değerlerinden kutsallarından, hayatları pahasına bile en ufak  bir taviz vermediler. Bu yolda düşenlerde kalkanlarda, “Medet Ya Ali” demekten bir an bile geri durmadılar.
şu sözleri Adalet anlayışına bier örnektir
*Nerede bir yapı yükselmiş ise orada bir hak zayı olmuştur,bir zengin onun hakkını yemedikçe bir yoksul aç kalmaz
*Ben mümimlerin emiriyim,onların en yoksulunun geçindiği gibi geçinmek zorundayım
*Oğulcuğum,nefsini kendinle başkası arasında bir tartı haline getir,kendine yapılmasını, başına gelmesini sevdiğin, dilediğin şeyi başkaları içinde sev, dile. Sana yapılmasını, başına gelmesini istemediğin şeyi onlar için de isteme.
*Batıla yardım eden Hakka zulm eder
*Herkes le bir ve eşit olduğun şeylerde kendi payını çoğaltmaya kalkışma.
“Doğruluğu ve güzel işi Ali’den öğren,Tanrı aslanını hileden ve düzenden arınmış bil.Değilmi ki sen (ya Ali) o bilgi şehrinin kapısısın…Dostluk güneşinin ışığısın, ey rahmet kapısı,dengi olmayan Tanrı barigahı,kapanma,ebedi olarak açık kal..yiğitlikte Tanrı aslanısın,erlikte ise kimsin, kim bilebilirki“***
Ey benim şahım sığınağım
Fazlı Rahmanım Ali
Selam ey şahı merdan
Selam ey fazl-ı yezdan ali
Nesimi
Hz Ali aynı zamanda büyük bir bilgindir, bundan dolayı Kuran-ı natık, ilim şehrinin kapısı gibi isimlerle anılmıştır.Kuran-i Kerimde hakkında bir çok ayet vardır. ör. Maide 55, Dehr 8, şura 23, azhab 33.56, bakara 274 gibi
Eserleri .. Nehc’ül Belaga
Nokta-tül Beyan
Hutbel-ül Beyan ,şiirleri, hutbeleri,emirnameleri’dir, ayrıca kendisinin yazdığı bir Kuran mushafının olduğuda söylenmektedir.
Dostluk güneşinin ışığı Hz Ali, Hakkın ve onun savunucusu Ehli-beyt soyu’nun düşmanlarının oyunları sonucunda Hicretin kırkıncı yılında Ramazan ayının on dokuz’uncu günü  melun ibn-mülcem tarafından evinin önünde sabahın erken saatlerinde zehirli kılıç ile yaralanmış yirmi birinci günü ( Miladi 29.1.661 de 63 yaşında) şehit olmuşlardır.Türbesi bugünkü Irak sınırları dahilindeki Necef kentindedir, her sene milyonlarca kişi Hz Ali’nin türbesini ziyaret etmektedir.
Tarih boyunca Alevi inancının temeli olan Ali’ye gerek içeriden, gerekse dışarıdan saldırılar geldi, hakarettler geldi, Ali’ye ve temelini oluşturduğu inanca dil uzatanlar oldu, eline kalemi alan, Aleviliği, Alevi değerlerini tehşir etmeye, inanç önderlerini tecrit etmeye, Pirliği, Mürşidliği, Seyyidliği, Ehli- Beyti, 12 İmamları, Ali’yi Muhamedi yok saymaya bundan hareketle Alevi inancını ve Alevi değerlerini deforme etmeye çalıştılar.
Elbetteki 1400 yıldır baskılara, katlıamlara, işkencelere, yok edilişlere karşı, Ali’nin ismini dillerinden düşürmeyen Aleviler, bugünde piyasada “olmak için olan“ yeni yetmelere, onların Aleviliğe  yönelik hakaretlerine boyun eğmeyeceklerdir.
Yeryüzünü kızıl taçlar  bürüye
Münafık olanın bağrı eriye
Sahibi zamanın emri yürüye
Mehdi kim olduğun bilinmelidir
P.S.Abdal
Tutunamayanlar, emekten yana olmayanlar, Barış,Dostluk ve Kardeşlik duygularını unutanlardır  İmam Ali’ye saldıranlar, Ali’nin şahsında tüm Alevi toplumuna, inanclarına, kutsallarına, değerlerine saldırıyorlar. Yapılanlar bilinçli bir şekilde hazırlanan bir senaryodan başka bir şey değildir. Kimi çevrelere yaranmak isteyenler şunun çok iyi farkındadırlar ki, Ali ,Alevi inancının temelidir. Bu temel hasara uğratıldımı. Alevilikte kalmayacaktır. Ne Hüseyin kalcaktır, ne 12 İmamlar ne Ehli Beyt. Ali’nin isminden korkanlar geçmiştede oldu, şimdide olacaktır. Ali ismi, Hüseyin ismi ve onların Ardılları zalimlerin, ezenlerin, sömürenlerin, emek düşmanlarının karşısında, kölelerin, emeğinden başka bir sermayesi olmayanların, kurtuluşu ve özgürlüğü , zalim diktatörlerin hegemonyası altında onların ellerinde bir özgürlük bayrağı, bir direniş bayrağı olarak yerini aldı.
Alinin elindeki zülfükar, Hakkın ve Adaletin simgesi olarak zalimlerin göğsüne inen bir hançerdir.
Alevilerin Ali’ye bakışları,Ali’nin insanlara bakışı gibi Evrenseldir. Ali hiç kimseyi renk, dil, Din,etnik köken olarak ayırmamıştır. Aleviler  için Ali, Hakkın srlarına vakıf ,Hak ile Hak olmuş insani-Kamilliğin bütün sıfatlarını üzerinde taşıyan Evrensel en yüce değerdir. Asırlardan beri oluşa gelmiş Ali ve Ali inancı yerine ,başka Ali’ler bulup koymaya çalışanların niyetleri ve bu uğurdaki çabalarının sonuçları hüsran olacaktır.
Pir sultan Abdal’ım bu bir nur idi
Akılları ermez gizli bir sır idi
Bizim bildiğimiz Ali bir idi
Şimdi her yerde bir Ali eylediler
Hakkı inkar edenler, 20 milyonluk bir topluma karşı hiç çekinmeden, hiç sıkılmadan, onların gözlerinin içine baka baka Ali’ye dil uzattılar.
Gönül gözüyle değil de kafa gözüyle bakanlar, Ali’ye milliyetçi bir bakışla baktılar. Ali, söz konusu olunca 72 Millette aynı gözle bakmayı unuttular. En acısı da nedir, sevgili Dost: bunlardan kimileri, senin adına hareket ettiklerini söylüyorlar, isminide ağızlarından (ağızlarına yakışmıyor ama) düşürmüyorlar.Geçimleri de hemen hemen bütünüyle Alevi toplumundandır. Kitaplarını, kasetlerini alevilere satıyorlar.Alevilerin düzenledikleri gecelere,seminerlere,panellere katılıyorlar. Ne yazıkki bizlerde onları dinliyor, bizlere hakaret ettikleri için de alkışlıyoruz.“ hani bizler Hoş görülüyüz demokratız,enternasyonalistiz ya ,her derde ilaç, her belaya kalkan ,kenndi sorunlarımızı bir tarafa bırakıp hep başkalarının sorunları için mücadele etmeyi ,onlar için ölmeyi iyi biliriz ya, keşke başkaları için yaptıklarımızın çeyreğini de kendimiz için yapa bilseydik “ Gün ola devran döne, günün birinde belkide yanlışlarımızdan döneriz,umudum şimdiye kadar ki gibi büyük darbeler almadan,çünkü son pişmanlık fayda etmiyor. böyle yazdım diye biliyorumki bir çok eleştiri alacağım, gericilikle suçlanacağım kimileri beni yerden yere vuracaklar, her neyse beni bilenler bilir. ben öncelikle şuna inanıyorum, kendi değerlerini korumayan, kendi halkının, kendi toplumunun haklarını her alanda savunamayanların başkalarının haklarını savunmaya soyunması
sadece ve sadece sözden ibarettir.
Zülmün, baskının,savaşların, katliamların son bulduğu,özgürlüğün ,Barışın, Kardeşliğin sonsuza dek yaşayacağı bir DÜNYA için   Medet Ya ALİ
Müslüm Kaya  02.2010
yararlanılan kaynaklar
*   i.c.s.buyruğu..s.aytekin
** Yemini..Hz.Ali’nin faziletnamesi
***Mevlana.
Ayrıca.
Nehc-ül Belaga.A.B.Gölpınarlı
Hz Ali..A.B.Gölpınarlı
Bektaşilik.M.sertoğlu
BU makale Alevilerin sesi degisinin mart 2010 sayısında  yayınlanmıştır.