ekim şah Hüseyinin şehit oluşunun yıl dönümüdür. İmam Hüseyin bir dava adamıdır.Hak bildiği düşüncesini ve inancını özgürce yaşamamaktansa bu uğurda kendisini feda etmekten çekinmemiş, o manevi ölümü değil, fiziki ölümü tercih etmiştir.Buda manevi olarak İmam Hüseyin’in sonsuza dek yaşamasını sağlamıştır. İmam Hüseyin ve beraberindekiler, insanlık onurunun ve değerlerinin yaşatılması uğruna, Kerbela toprağını kanlarıyla sulamış, vahşete, zülme ve Emevi hanedanlığına karşı verdikleri mücadelenin meşalesini kanlarıyla yakmışlardır.
Bazı olaylar vardır sürecin noktalarıdır, dönemeçleridir, yeninin, yeniden doğanın temelini oluşturmaktadırlar, oluşum sürecinde yeni başlangıcın ilk nüveleri oldukları için insanlık yaşadıkça saygıyla anılır,anısına bayramlar düzenlenir,kutsallıklar adanır veya yaşananlar için yas tutulur. Kimi olayları da Tarih afetmemiştir,eskinin, soysuzluğun ve vahşetin simgeleridir. Kerbela olayı bu olaylardan ilkine bir örnektir, boyun eğmemenin, zalime karşı direnişin sembolüdür. Dönemin iktidarına sahip olanlarsa ikinciye örnektir, insani değerlerden bi nasip , kendi nefislerinin köleleri dönemin Fravunları, Nemrutları,Muaviyeleri
Zan edilmiştirki zorbalıkla ve kılıç darbeleriyle elde edilen zaferler kalıcıdır, ama nafile , kalıcı olan hak’tır ,düşüncedir, doğru olandır. Doğru olan zaman zaman yenilsede uzun süreçte kaybeden zülüm, kazanan ise hakkın ve halkın yanındakiler olmuştur ‘’ Zülmün temeli ne kadar gösterişli olsada hakkın karşısında yenilmeye mahkumdur’’* Bugün İmam Hüseyin gönüllerin sultanı olarak anılır, Hüseyin’i katledenler başta Muaviye ve oğlu Yezit olmak üzere lanetlenirler
On Ekim 680 İmam Hüseyin ve beraberindekilerin Kerbelada yezid’in orduları tarafından saltanat için hunharca katledildikleri gündür. Kerbela çölünde kızgın güneş’in altında kundaktaki bebeklere,gencine, yaşlısına,kadın’ına reva görülenler tarihin sayfalarında eşine az rastlanılacak cinstendir. Yetmiş iki kişilik Ehlibeyt taraftarına karşılık sayıları binlerle anılan düşman ordusunun oluşturduğu kuşatma o kadar gaddar ve zalimceydiki kurda- kuşa, börtü-böceğe bütün doğaya yaşam kaynağı olan Fırat nehrinin suyundan bir damla su İmam Hüseyin’in ailesine ve taraftarlarına çok görülmüştü, cocukların feryatlarına dayanamayan Hz Abbas kuşatmayı yararak Fırat’tan bir kırba su alıp dönerken düşman tarafından iki kolu kesilerek şehit edilmiş kucağındaki su kırbası parçalanarak içindeki su Ehlibeyt taraftarlarının gözleri önünde çölün kumlarına dökülmüştü.Gözü dönmüş caniler Yezid’e yaranmak ve dünya malından pay almak için ,Ehli-beyt taraftarlarına amansızca saldırarak bir yaşındaki masum’un boynunu oklarla delmiş ,İmam Hüseyin’in ve şehit edilen diğer şehitlerin kesik başlarını yezide hediye götürmüşlerdi.O günden bu yana Kızılbaş-Aleviler Hüseyin ismini bir an bile dillerinden düşürmediler,dara düştüklerinde ya Hüseyin diye çağırdılar, Pir’in Huzurunda Hüseyin dar’ına durdular, Hüseyin’in adına yemin ettiler söz verdiler,Hüseyin’e rahmet Yezıde ve soyuna lanet ettiler. İnsanlık yaşadıkça da böyle devam edecektir.
Kerbela olayı sadece İmam Hüseyin ile Muviye veya Yezit arasındaki gerginligin bir sonucu değildir , kökleri Hz Muhammed ile Muaviyenin babası ebu Sufyan (ümmeye oğulları ) arasındaki savaşa, dahada gerilere toplumdaki ezen ile ezilen, sömüren ile sömürülenler arasındaki mücadelededir. Kaybettikleri savaşta can korkusundan İslamı görünüşte kabul eden dönemin aristokratları (ebu sufyan ailesi ) yeniden hedeflerine kavuşmak için ‘’kaleyi içeriden feth etmenin’’yollarını aramış, Hz Muhammedin ölümünden sonra Halifelik konusunda ilk adımı atmışlardı. Özellikle üçüncü Halife Osman döneminde Muaviye ve taraftarlarına tanınan imkanlar adeta Muviye’nin Hilafetinin ön hazırlıkları sayılabılır niteliktedir. Osman’ın Halk tarafından öldürülmesinin ardından zoraki Hilafet makamına getirilen Hz Ali’nin şehit edilmesinden sonra, İmam Hasan’a ve İmam Hasan’ın şehit edilmesinden sonra da İmam Hüseyin ve hane halkına Ebu Sufyan’ın oğlu Muaviye Ve torunu Yezit tarafından yapılanlar adeta bir öç alma, bir kan davası haline getirilmiş, Emevi hanedanlığının kurulmasının önünde en büyük engel teşkil eden, Ehli-beyt soyu tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
Kerbela katlıamı, İmam Ali’ye yapılan haksızlıktan sonra zaten var olan ayrılıkları kesin ayrışmalara, uzlaşmaz çelişkilere dönüştürmüştür. Bir bütün Ehli-beyte yapılanlar ve sonunda da Kerbelada yaşananlar ayni zamanda Emevi saltanatının temellerini sarsmış, Kerbela olayından 60 yıl sonra Emevi saltanatı yerlebir olmuştur. Buna mukabil ünlü tarihçinin de belirttiği gibi ‘’Sevgi ve muhabbet var oldukça Hüseyin her zaman var olacaktır’’**
İmam Hüseyin ve beraberindekilerin Kerbela çölünde Muaviye soyunun gaspçılarına karşı verdikleri onur savaşı, haklının haksıza, ezilenin ezene, adaletin adaletsizliğe karşı mücadelenin simgesidir. Bu günün diliyle söyleyecek olursak, ezilen ve sömürülen Dünya Halklarının Emperyalist sömürüye ve işbirlikçi diktatörlerine karşı verdikleri mücadeledir. Bu isyan ve onur Bayrağı baskı ve sömürü varlığını sürdürdüğü müdetçe hak için mücadele edenlerin ellerinden düşmeyecektir
Hakkın Bayrağını, zulüm kalesinin burçlarına dikenlere bin selam…
Yazar: AABF Inanc kurulu genel sekreteri Müslüm Kaya Dede
Kaynaklar:
- Martin Deutsch
- Frederıc James
- Muharrem Matemi—M. Düzgün
- Kerbela vakası —-Ziya Şakir
- Gülizar-ı Hasaneyn—
- Fazullah rahimi
Bu yazi alevilerin sesi 130- sayisinda yayinlanmistir