Gafil kaldır şu gönlünden gümanı
Bu mülkün sahibi Ali değil mi
Yaratmıştır on sekiz bin alemi
Rızıkların veren Ali değil mi
Bin bir adı vardır bir adı Hızır
Her nerde çağırsan orada hazır
Ali’m Padişahtır Muhammet vezir
O fermanı yazan Ali değil mi
Pir Sultan Abdal’ım ben bir fukara
Acep bulunur mu derdime çare
Günahkarım nasıl varam huzura
Divanda oturan Ali değil mi
Hızır sözcüğü Arapça’da Al Hazır, Al-Hızır (Hadr, Hıdr) olarak geçmekte ve Yeşillik anlamına gelmektedir. Ayrıca ab-ı hayat (bengisu, yaşam suyu) içtiğinden ölümsüz olduğuna inanılmaktadır. Darda kalanların imdadına yetişmekle ünlü olan Peygamber, Hızır Aleyhisselam ya da Hızır Nebi olarak kabul görmektedir. Yine İlyas’ında ab-ı hayat suyundan içerek ölümsüzleştiğine inanılmaktadır. Bu iki isim yanyana getirilerek Hızır-İlyas yada Hıdrellez olarak telafuz edilmektedir.
Hızır’ı çoğu toplumlar kendi inançlarında var etmişler, Hızır’a değişik misyonlar yükleyerek ondan medet beklemişler, kimi zaman peygamber olarak umut vermiş, kimi zaman derviş olarak, kimi dönemlerde evliya olarak toplumların imdadına yetişmiş bir ulu zat olarak tanınmaktadır.
Bozatlı Hızır’a Alevi inancında yüklenen misyon çok büyük olmuştur. Boz atıyla darda, zorda, yolda olanlara, yaşamının her anında Hızır´la bütünleşenlere hep yardım eden zat olarak tanınan ve inanılan Hızır itikatla ve inanarak çağıranın yanındadır her daim.
Kaynaklarda; Nuh’un gemisinin tufanda kurtulması için gemidekiler, Hızır’a ‘’Ya Hızır sen bizi kurtar’’ Diye dua edip yalvarmalarından sonra tufanın dinmesi ve geminin karaya oturmasının ardından Hızır aşkına 3 gün oruç tutulduğuna. Ayrıca İmam Hasan’la İmam Hüseyin’in hastalanmalarından dolayı Hz Muhammed, Hz Ali ve Fatimatü-l Zehranın, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in iyleşmelerinden sonra üç gün oruç tuttukları söylenmektedir.
Şâh-ı Merdan Ali
Zulmet deryasını nur edip gelen
Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir
Gariban mazlumun halini bilen
Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir
Bir anda cevelan eder cihanı
Kalbi saf olanın dest ü damanı
Bir ismi Behrûz’dur lisanı Süryani
Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir
Merdi meydan eylemektir iyi er
Gafil olma kardeş çerağın söner
Her gördüğün Hızır bilmektir hüner
Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir
Ehl-i iman eyler ikrar sebatı
Kendinde seyr eder sıfatı zatı
Hızır ile içen Ab-ı Hayat’ı
Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir
Şükrü Metin baba bu demden içer
Sâk-i kevser’le Sırât’ı geçer
Hızır’ı ademde arayıp seçer
Hızır-İlyas Şâh-ı Merdan Ali’dir
Şükrü Metin Baba, Hızır’ın diğer bir adınında Behruz olduğunu, lisanı Süryani (Süryanice konuştuğu) olduğunu anlatırken, Hızır’ın her coğrafyada, her kimlikte, her dilde, her dinde, her inançta var olduğunu ifade ediyor.
Hızır zorda kalanların her daim yardımına koşarak dileklerini yerine getirir, İnancıyla, kişiliği ile dürüst olanlara daima yardım eder.
Hızır’ın uğradığı yerlerde bolluğun ve bereketin çok olacağına inanılır, özellikle kış’ın Şubat ayında Hızır günlerinde yağan kar ve tipiyi bile Hızır’la bütünleştirmişler.
Hızır orucu eskiden köylerde eski ay ve yeni ay diye Hızır orucunu ikiye ayırırlardı. Şubatın ikinci Salı’sı başlar, perşembe akşamı Hızır lokması yapılırdı.Yine eskiden köylerde orucun bitim günü perşembe akşamına gelirdi o gün akşamleyin (Perşembe´yi Cuma’ya bağlayan gece) Evde genişçe bir tepsi içerisine un konup üzeri bir temiz örtüyle kapatılırdı sabahleyin unun üzerinde işaret varsa, Hızırın o gece köye geldiğine inanılırdı. Ununda işaret olan evde mutlaka kurban kesilirdi, akşamleyin lokmalarıyla birlikte ceme katılır, sabahleyinde Hızır lokmasını yapıp dağıtırlardı. Hızır bir köye, bir mekana, bir eve uğramışsa mutlaka o evin bereketli olacağına, ekinlerin o yıl bol olacağına, hayvanların sütünün bol olacağına, bütün kötülüklerin yok olacağına inanılırdı.
Bu aylarda oruç tutup dilek dileyenler özellikle gençler arasında yaygın olan buğdaydan yapılan tatlı kavurgayı (yöresel isimleri farklıda olabiliyor.) Kavut gibi yiyip su içmeden yatıp rüyalarını görenlerin dileklerinin muratlarının kabul olduğunada inanılır.
Yani genciyle yaşlısıyla Hızır herkesin imdadına yetişen kendi içerisinde yaşattığı inancını ve itikatını var ettiği müddetce Hızır var olur. Sadece söylemlerde Hızır var olmaz.
Anadolu Alevi Bektaşilerinde Hızır kimi zaman yoksul ve fakir kılığında, kimi zaman sıcak bir dost suretinde, kimi zaman yaşlı olarak, bazen genç olarak görünebilmiş. Hızır’ı Çoğu zaman Şah-ı Merdan Ali’yel Mürteza gözüyle, kimi zaman Hallacı Mansur, kimi zaman Nesimi, kimi zaman Hünkar gözüyle görmüşler. Hızır’ı ismini sayamadığımız birçok değerlerimizle hep özdeşleştirmişiz, hatta bütün Peygamberlere Kılavuzluk yaptığını dahi söyleye bilmişiz. Nuh´u tufandan,Yusuf´u kuyudan,Yunus´u balığın karnından kurtaran Hızır´dır. Musa’ya yol gösteren ve sabır etmesini öğreten, İsa’yı göğe aldıran, Halil İbrahim´i ateşte yandırmayan, Hz.Muhammed’i Miraca götüren, kanberi dardan kurtaran da Hızırdır. İtikat ve inancın var olduğu heryerde Hızır orada var olmuştur.
Azattır fenadan geçen
Ab-ı Hayat’tan su içen
Zulmettin kapusun açan
Hızır sıfat veli gerek
Şah Hatayinin deyişi Hızıra verilen önemi açık bir şekilde ortaya koyuyor, Alevi inancında gelen misafiri Ali ve Hızır gözüyle görmek anlayışıda buradan kaynaklanmaktadır.
Misafir gelirki kısmeti bile
Misafir Hızır,dır özrünü dile
Hatayi,m uğyuyu tut ver gele ele
Mihmanlar siz bize sefa geldiniz
Yine diğer bir ozanımız Kullhimmet üstadımız’da şöyle dile getiriyor
Dua edin bize misafir gelsin
Lokmamız yesin yüzümüz gülsün
Büyük küçük onu hep Hızır bilsin
Mihman canlar bize sefa geldiniz
Kulhimmet üstadım tuttuğun gele
Mihman nasibini getirir bile
Misafir Ali’dir öz nefsin dile
Mihman canlar bize sefa geldiniz
Çünkü Hızır’la bütünleşmek Hızır´a olan inancınız Hızır´ı daima içininizde var etmiştir, içinizdeki inanç, özünüzle, sözünüzle ve gönlünüzle bir değilse, Hızır’dan medet ummak boşunadır. Hızır, inanmak ve itikat ister, Hızır’a inanmak doğruluk ister, Hızır’a inanmak vicdanınla ve yüreğinle yola bağlılık ister, İnsan yaşamında itikatın olmadığı yere Hızır gelmez. İnanırsan ve İnancınla bütünleşebilirsen, Hızır gibi yoksula fakire darda, zorda olana yardım edersen, Hızır´ı var edersin. Sende birine Hızır olabilirsen Hızır hep seninledir.
Hızır aşkına tutacağınız oruçlarınız dilekleriniz muratlarınız kabul olsun. Hızır kimseyi darda zorda koymasın. Darda zorda olanlara yardım eyleyesin, gülbanklarınız, lokmalarınız kabul olsun. Hızır cümle canlarımıza zihin açıklığı versin. Hak- Muhammed -Ali Yardımcınız, Pir Hünkar Hacı Bektaşi Veli gözcünüz, Boz atlı Hızır her daim kılavuzunuz olsun.
Hızır orucuna niyet gülbangı
Bismi-Şah Allah Allah
Hak-Muhammet-Ali aşkına; dertlerimize derman, hastalarımıza şifa, borçlarımıza kolaylıklar versin diye çağırdığımız Hızır için, Hızır orucu tutmaya niyet ettim.
Ulu Dergâh kabul etsin.
Gerçege Hû! Eyvallah!
Gülbank
Bismi sah allah hallah
Hızır aşkına tutuğumuz, niyetlerimizi, dileklerimizi, muratlarımızı, vereceğimiz lokmalarımızı, tığlayacağımız kurbanlarımızı katında ve darında her daim kabul eyleyesin ya Bozatlı Hızır.
Evel allah diyelim kadim billah diyelim geldi Ali sofrasi
Hakk versin biz yiyelim
Allah eyvallah
Sofra Gülbangı
Bismi-Şah Allah Allah
Nimmet-i Celil, bereket-i Halil, şefaat-i Resul, inayet-i Ali,
Himmet- i Veli ola.
Lokmamız bozatlı Hızır lokması ola.
Bir parçası bin kazaya engel ola.
Bozatlı Hızır her daim yanımızda ola.
Darımıza, carımıza yetişe.
Dilde dileklerimizi gönülde muradlarımızı vere
Her kim lokma vermişse kurban kesmişse,
Hakk katinda pir divaninda kabul ola.
Artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin.
Hak-Muhammed-Ali bereketini vere
Yiyip yedirenlere, pişirip getirenlere nur-i iman ve aşkı şevk ola
Dertlere derman hastalara şifa ola
Gittikleri yerde kan ve keder görmeye
Üçlerin, beşlerin, yedilerin, on iki imamların, ondört masumu pakların, onyedi kemerbestlerin, kırkların dergahına yazıla.
Yiyene helal, yedirene delil ola.
Hak saklaya. Bozatlı Hızır bekleye
Gerçege Hü mümine ya Ali
Cafer Kaplan
AABF İnanç Kurulu Başkanı